Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sona erdi, Özellikle listelerin kazanabilecek sıralarında olan ancak bazen az bazen de önemli sayılabilecek oy farkı ile seçilemeyenler son derece sinir bozucu zor zamanlardan geçtikten sonra yaşamlarına kaldıkları yerden devam etmeye başladılar.
Birkaç kez bu sütunlarda belirtmiştik, bir şekilde siyasete “merhaba” diyen kim varsa kolay kolay siyasetin o büyülü çekim merkezinden sıyıramıyor adeta siyasetin tutsağı oluyorlar.
Kazanan hele hele sürekli kazanan siyasi organizasyonlarda sorun yok Türkiye gibi nüfusu 85 milyona dayanan bir ülkede hem yerelde hem görevde yüzbinlerce hatta milyonlarca görevlendirme olduğunu düşünürsek kazanan tarafta işlerin iyi gittiğini söylememiz gerekecek.
Kaybeden tarafta ise işler hiçte kolay yürümüyor, Siyasetin özellikle son dönemlerde artık pahalı bir meşgale olduğu da bilindiğinden sürecin tabandan tavana doğru değil tabandan tavana doğru yapıldığı görülüyor.
Aday olduğu mevziyi kazanamayan bir milletvekili adayı rotayı belediye başkanlığına çeviriyor, orada istediği neticeyi alamayınca “belki bir dahaki sefere olur bu yüzden sahayı boş bırakmayayım, vekillik olmadı belediye başkanlığı olmadı, il başkanı olayım ilçe başkanı olayım , kendimi doğru yolda konumlandırayım ki istediklerime ulaşayım” diye düşünüyor.
Meseleye bu çerçeveden bakınca Cumhur ittifakına mensup siyasi partilerin kazanan tarafta, millet ittifakına mensup partilerinde şimdilik kaybeden tarafta olduklarını söylememiz gerekiyor.
Söz konusu siyasi partilerin 2024 yılının mart ayında yapılacak yerel seçim öncesi genel kurullarını yapmaları gerekiyor, Genel seçim öncesi il-ilçe-belde kongrelerini tamamlayan İYİ Parti cumartesi günü büyük kurultayını yaparak süreci tamamlayacak.
AK Parti ve CHP’de ise kongre süreci başlamış durumda, Uzun yıllardır iktidarda bulunan AK Partinin iktidar avantajı dolayısı ile kongrelerde pek sıkıntı çekmeyeceği zaten biliniyor.
CHP’de büyük bir çoğunluğun istediği değişimin ilçe ve il kongrelerinde nasıl karşılık bulacağını hep birlikte takip edeceğiz, Ancak CHP’de de milletvekili adayı olan ancak kazanamayan çok sayıda ismin il ve ilçe başkanlığı için yarışacağını hep birlikte göreceğiz.
Türkiye’de siyaset her ne kadar Eylül ayı itibarı ile başlıyor olsa da içerisinde bulunduğumuz siyasi gündemin Eylül ayını bekleyecek sabrı yok, dolayısı ile yaz mevsiminin ateşinin büyün siyasi partileri yakıp kavuracağını söylemek mümkün.
Dokuz ay sonra yerel seçim yapılacak olması var olan tüm siyasi partileri ister istemez ilgi odağı yapacaktır, Belediye başkan adayı, belediye meclis üyesi yada il genel meclis üyesi talebi bulunan herkes yaz tatilini deniz kenarında yada bir havuzda geçirmek yerinde kongre salonlarında geçirmek zorunda kalacaklar.
Temenni edelim ki yaz ateşi siyasetçileri yakmasın.