İstişareye önem veren, ÖMER
Haftanın belli bir günü halkın sorularını cevaplayan, ÖMER
Toplum önderliği vazifesini ifa eden, ÖMER
Allah’ın emir ve yasaklarına uyma konusunda ilk kendi nefsinden başlayıp, aile efradına söyleyen ve yaptıran, ÖMER
Yanlışa düştüğü durumlarda Hz. Ali’nin (ra) kendisini uyarmasını isteyen
“Ali olmasaydı, Ömer helak olmuştu.”diyen, ÖMER
Bizzat geceleri Medine sokaklarını gezip, şehirdeki ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını temine çalışan, ÖMER
İslâm’ın refaha kavuştuğu günlerde bile devlet hazinesinden ihtiyacından fazlasını kendisi için kullanmayan, ÖMER
Görev yerine girmeden önce valilerin mal varlıklarını kaydettirmesi, mal varlığında bir artış olanların durumlarının araştırılması ve bu duruma müdahale eden, ÖMER
Şehirlere gönderdiği valileri, bizzat gidip halka memnuniyet derecesini sormakla teftiş eden, ÖMER
Kendisinden sonra bir komisyon kurulup o komisyonun halife seçmesini isteyen, Kendi ailesinden de halife seçilmesine karşı çıkan, Ömer
Hz Ömer şam’a gittiği sırada şehrin kuzeyinde bulunan Humus’a uğradı ve Vali Said bin Mir’in idareciliği hakkında halkın da fikrini almak istedi.
Halifenin şehre geldiğini duyan halk toplanmıştı O ileri gelenlere,
“Ey Humuslular, valinizi nasıl buldunuz?
Memnun musunuz? Hakkında bir şikâyetiniz var mı?”diye sorar.
Halk, genel olarak memnun olduklarını söyledikten sonra, nedenini anlamadıkları bazı hallerden dolayı şikâyetlerini dile getirdiler.
Hz. Ömer’in (ra) ısrarı üzerine, “Sabahleyin vazifesine erken değil de kuşluk vakti geliyor!” derler.
Hz. Ömer (ra), halkın şikâyet ettiği daha büyük bir kusur arıyordur:
“Bundan daha büyük bir suçu var mı?” der.
“Gece olunca bizden hiç kimseyi kabul etmiyor.
Ayda bir gün eve kapanıyor, halkın içine çıkmıyor.
Bazı zamanlar baygın düşüyor, ölüm tehlikesi geçiriyor!”
Hz. Ömer (ra), Humusluları dinledikten sonra, vali Sâid bin Mir’i çağırtır.
İsnat edilen bu kusurların sebebini sormak ister.
Biraz sonra vali gelir. Hz. Ömer (ra), halkın huzurunda, şikâyetleri teker teker sorar.
Bu arada, “Allah’ım, Sâid bin Mir hakkındaki hüsn-ü zannımda beni hataya düşürme!” diye de dua ediyordur.
Şikâyetler sıralanırken Hz. Sâid gayet sakindi.
Hz. Ömer’in (ra) sözü bittikten sonra, şikâyet mevzuu olan meselelerin hikmetini şöyle açıklar:
“Yâ Ömer, aslında ben bunları söylemeyi istemiyorum, ama şikâyete sebep olduğu için ifade edeceğim:
Mesaiye biraz geç gidişimin sebebi, evde hizmetçim yoktur.
Ev işlerinin çoğunu kendim görüyorum.
Sabahleyin erkenden hamur yoğuruyor, ekmeği yapıyorum,
çocukların kahvaltısını yaptırdıktan sonra abdest alıp çıkıyorum,
Geceleri kimseyi kabul etmiyorum;
çünkü gündüzleri halkın işi ve derdi için, geceyi de Hak için ayırıyorum.
Ayda bir gün halkın içine çıkmayışıma gelince; hizmetçim olmadığı için elbisemi kendim yıkıyorum. Başka değişik bir elbisem de yoktur.
Yıkadıktan sonra onun kurumasını bekliyorum. Kuruduktan sonra giyiyor, halkın içine ondan sonra çıkıyorum.
Bazı günler baygınlık geçirmem ise…
Mekkeliler Hubeyb’i astıkları gün ben de oradaydım. Müşrikler onu bir ağaca bağladılar, sonra da şu teklifte bulundular:
‘Senin yerine Muhammed’i asmamızı ister misin?’
O hâlindeyken Hubeyb, ‘Ben çoluk çocuğumun içinde rahatça oturayım da Muhammed’in (asm) ayağına bir diken batsın ha;
vallahi buna dahi razı olmam!’
dedikten sonra ‘Yâ Muhammed!’ diye bağırdı. Sonra da şehit ettiler.
Hubeyb’in bu fedakârlığını hatırladığım zaman, ona yardım edemeyişim de aklıma geliyor.
Çünkü onu asmalarına mâni olabilirdim.
Ne yazık ki, ben o zaman müşriktim!
Bu günahımdan dolayı Allah’ın ebediyen beni affetmeyeceğini sanıyorum. İşte o zaman üzerime baygınlık geliyor, kendimden geçiyorum…”
Takva ve zühdün zirvesinde bulunan valisini dikkatle dinleyen Hz. Ömer (ra), ellerini açar,
“Allah’ım, iyi niyetimde beni yanıltmadın, Sana şükürler olsun!” der.
Ömeri aRAMAKsa maksat Ömerleri dışarda değil içerde içinde aRAMAK